Al-ilah Ne Demek? Bir Gençlik Arayışının Hikâyesi
Kayseri’nin o serin akşamlarında, bazen kafamda deli sorular dönüp durur. Hepimizde vardır ya o anlar, her şeyin anlamını sorguladığımız, sıradan bir günün içinde derin bir anlam aradığımız… O anlardan biri, Al-ilah ne demek sorusunu sormamla başladı. Bu yazıda o soruya verdiğim cevabı, duygularımı ve içsel yolculuğumu anlatmaya çalışacağım. Bazen en küçük bir kelime, bir hayat yolculuğuna dönüşebiliyor.
O An, O Soruyu Sormak
Bir akşamüstü, Kayseri’nin o sakin mahallelerinden birinde yürüyordum. Hava, akşamın serinliğine bürünmeden önceki o sonbahar kokusunu yayıyor, her şey yavaşça kendi ritmine bürünüyordu. Yanımda oturan eski bir arkadaşım, Selim, birden bana döndü ve “Al-ilah ne demek?” diye sordu. O an, şaşkınlık ve biraz da hayal kırıklığı yaşadım. Ne demekti Al-ilah? Neden bu kelime bu kadar tanıdık ama bir o kadar da uzak geliyordu bana? Aslında bu soruya hemen cevap verebilirdim, ama istemedim. Çünkü bir kelimenin içinde, daha derin anlamlar yatıyordu ve ben o anlamları daha fazla keşfetmek istiyordum.
Al-ilah, kelime olarak İslam’da, Tanrı’nın yüce ismi anlamına gelir. Ama bu kelimenin ötesinde bir şey vardı. Al-ilah, her şeyin yaratıcısı, her şeyin sahibi, her şeyin sırrıydı. Ben de bir yandan bu kelimenin anlamını düşünürken, içimde bir boşluk, bir huzursuzluk hissettim. Bazen bir kelime, sadece dilde değil, insanın içinde de yankı bulur. İşte o anda, sadece Al-ilah’ın anlamını değil, kendi içsel yolculuğumu da sorgulamaya başladım.
Al-ilah’ın Derin Anlamı
Selim’e, Al-ilah’ın anlamını açıklarken, aslında sadece bir Tanrı ismi olmadığını, bu kelimenin içindeki gücü ve evrenselliği keşfettiğimi fark ettim. Tanrı’nın varlığı ve yüceliği, yalnızca bizi yaratmış olmakla kalmaz; aynı zamanda her birimizin içinde o güç, o ışık vardır. Al-ilah’ın anlamı, bir bakıma her şeyin içindeki o ulvi bağlantıyı fark etmekti. Tanrı, sadece varlıkları yaratmamış, onlara bir ruh, bir yaşam anlamı da bahşetmişti.
Bir yandan Selim’e açıklama yaparken, bir yandan da kendi içimdeki sorulara cevap arıyordum. Kayseri’nin sokaklarında yürürken, gözlerimle gördüğüm her şey, Al-ilah’ın yüceliğini anlatan birer işaretti. Bir ağaç, bir kuş, hatta geçmekte olan bir araba, her şeyde bir düzen, bir anlam vardı. Bu anlamı kavrayabilmek için belki de daha derin bir farkındalık gerekecekti.
Kendi İçimdeki Yücelik
Selim’le konuşmaya devam ettikçe, içimde bir şeyler değişmeye başladı. Al-ilah sadece dışsal bir güç değil, aynı zamanda içsel bir yankıydı. O an, kendime dair birçok soruyu sorgulamaya başladım. Ben, gerçekten neye inanıyordum? İçimdeki bu boşluğu nasıl doldurabilirdim? Hayatımda bir anlam bulmak, sadece kelimelerle değil, her gün yaşadıklarımda, küçük anlarda gizliydi.
Kayseri’nin o dar sokaklarında yürürken, içimdeki o huzursuzluk giderek yerini bir tür anlayışa bıraktı. Al-ilah, aslında benim içimde de bir yerlerdeydi. Belki de bu kelimeyi sorgulamak, Tanrı’nın bizlere bahşettiği bu hayata nasıl bakmamız gerektiğini keşfetmekti. Yüce bir varlık olan Al-ilah, aslında her an yanımda, her şeyin içinde bir yerdeydi. O an, her şeyi daha net görmeye başladım.
Al-ilah’ın Anlamını Kendi Yaşamımda Hissetmek
Bir süre sonra, Al-ilah kelimesi, her anımda bir anlam kazandı. Sadece Tanrı’nın ismi değil, aynı zamanda evrendeki düzeni, hayatın her parçasını anlamaya çalıştığım bir yolculuğa dönüşmüştü. Bir sabah, yine o sokaklardan geçerken, bir çocuğun gözlerindeki mutluluğu fark ettim. O küçük çocuğun gülüşünde Al-ilah’ın bir parçası vardı. Her gün gördüğüm ama daha önce fark etmediğim o küçük ayrıntılarda, Tanrı’nın kudretini görebiliyordum.
İçsel bir huzur, bir farkındalık, bir yolculuk… Bunlar, Al-ilah’ın anlamını daha derinlemesine kavradıkça yaşadığım duygulardı. Belki de, bu kelimenin gücü insanın içindeki yüceliği keşfetmekti. Her şeyin, aslında birbirine bağlı olduğunu, hayatın ne kadar anlamlı olduğunu fark etmekti.
Sonuç Olarak
Al-ilah ne demek? Bu soruya verdiğim cevap, her şeyin ötesinde bir keşif oldu. Al-ilah, sadece bir kelime değil, hayatın içindeki anlamı, yüceliği ve derinliği görmekti. İçimde bir değişim, bir farkındalık yaşadım. Tanrı, sadece dışarıda bir yerde değil, her an, her düşüncemde, her adımımda vardı.
Kayseri’nin o sakin sokaklarında yürürken, artık her şeyin bir anlamı vardı. Al-ilah’ı ve anlamını yalnızca bir kavram olarak değil, bir yaşam biçimi olarak anlamaya başladım. Her gün yaşadığım hayat, Tanrı’nın bana verdiği bu büyük fırsattı. Al-ilah, hayatımın her parçasında, her anında, bana yön veren bir ışık oldu.