Karar Verme Fonksiyonu Nedir? Bir Mahalle Masalında Strateji ile Empatinin Dansı
Sıcak Bir Başlangıç: Size Bir Hikâye Anlatmak İstiyorum
Merhaba sevgili okur; bugün size, karar verme fonksiyonunun tablolar ve şemalar kadar gerçek hayatta da nasıl çalıştığını anlatan bir hikâye getirdim. Bu hikâyede süslü kavramlar yerine kalp atışlarını, tereddütleri ve umutları duyacaksınız. Çünkü “Karar verme fonksiyonu nedir?” sorusu, yalnızca zihnin pusulasına değil, yüreğin sessiz rehberliğine de bakar.
Hikâye Başlıyor: Bir Çeşmenin Önünde
Mahallenin tek su çeşmesi haftalardır damla damla akıyordu. Yaz güneşi, plastik bidonların içine çektiği susuzluğu ağırlaştırıyor, çocukların sabrı taşmak üzereydi. Muhtar, akşamüstü meydanda bir toplantı ilan etti. Herkes geldi; yorgun anneler, telaşlı esnaflar, meraklı gençler… İki kişi, kalabalığın içinde ayrı bir şekilde dikkat çekiyordu: Efe ve Derya.
Efe, planlarıyla konuşan biriydi. Haritaları severdi, sayıların dilini konuşurdu. Gözleri, çeşmeden sokakların eğimine doğru kayıyor; su basınç değerlerini, boru çaplarını ve maliyet tablolarını aklında hesaplıyordu. Derya ise insanların gözlerine bakardı. Çocukların omuzlarına düşen gölgede, yaşlıların bekleme sırasındaki yorgunluğunda ve komşuların sessizce yuttuğu endişelerinde bir şeyler görürdü. Onun defterinde formüller değil, isimler vardı: Fatma teyze, Arda, Lina, Miray…
Birinci Sahne: Sorunu Tanımlamak
“Karar verme fonksiyonu nedir?” diye sorarsanız, Efe söze şöyle başlardı: “Girdi, işleme, çıktı.” Su yoktu (girdi), çözüm bulunacaktı (işleme), mahalle susuzluktan kurtulacaktı (çıktı). Derya aynı soruyu kalbine sorardı: “Su yalnızca su değil; huzur, sağlık, eşitlik.” Onun için kararın çıktısı yalnızca musluğun akması değil, kimsenin geride kalmamasıydı.
İlk karar düğümü şuydu: Eski borular yamalanacak mı, yoksa hat baştan aşağı yenilenecek mi? Efe, maliyet-fayda analizini hızla ortaya koydu. Yamamak hızlı ve ucuzdu; yenilemekse kalıcı ama pahalıydı. Derya, sıraya girenlerin hikâyelerini dinledi: “Gece nöbetindeki anneler sıra bekleyemiyor, bastonlu amcalar ağır bidonları taşıyamıyor.” Sorunun tanımı, rakamsal olduğu kadar insaniydi de.
İkinci Sahne: Veri Toplama ve Alternatifler
Efe, belediyenin dökümanlarına girip basınç haritalarını inceledi; üç alternatif belirledi: 1) Yama, 2) Kısmi yenileme, 3) Tam yenileme ve su istasyonları. Her alternatif için maliyet, süre ve risk başlıkları hazırladı. Bu stratejik yaklaşım, “Karar verme fonksiyonu nedir?” sorusunun akıl yönünü parlatıyordu.
Derya, mahallenin nabzını tutarak “erişim adaleti” haritası çıkardı. Çocuklu ailelerin yoğunlaştığı sokaklar, engelli bireylerin yaşadığı apartmanlar, gece vardiyası çalışanların bulunduğu bloklar… Her alternatifin kimleri nasıl etkilediğini, kimin hayatını kolaylaştıracağını görünür kıldı. Bu ilişkisel ve empatik yaklaşım, kararın yalnızca doğru değil aynı zamanda adil olmasını istiyordu.
Üçüncü Sahne: Değerlendirme ve Çatışma
Toplantıda sesler yükseldi. “Yama hemen iş görür!” diyenler oldu. “Tam yenileme pahalı!” diye itiraz edenler çıktı. Efe, projeksiyonu açıp bütçe ve zaman çizelgesini gösterdi: “Yama: 2 hafta, düşük bütçe, yüksek arıza riski. Kısmi yenileme: 1 ay, orta bütçe, orta risk. Tam yenileme + istasyonlar: 6 hafta, yüksek bütçe, düşük uzun vadeli risk.” Net, stratejik, çözüm odaklı.
Derya söz aldı: “Gece çalışacak ekiplerle 6 haftayı 4 haftaya düşürebiliriz. Bu arada, istasyonları en kırılgan grupların yaşadığı noktalara kuralım. Sıra sistemini çocuklu ve yaşlılar için öncelikli yapalım.” Onun önerileri, insanların hayatına dokunan bir haritaydı; empati, veriyle el sıkışıyordu.
Düğümü Çözmek: Fonksiyonun Özünü Yakalamak
“Karar verme fonksiyonu nedir?” sorusunun kalbinde, Efe’nin stratejik netliğiyle Derya’nın ilişkisel derinliği buluştuğunda bir algoritma doğdu:
1. Sorunu hem sayılarla hem hikâyelerle tanımla.
2. Alternatifleri stratejik netlikle çıkar.
3. Etkileri, özellikle kırılgan gruplar için görünür kıl.
4. Zaman, maliyet ve adaleti aynı masada tart.
5. Kararı, topluluğun ortak iyiliğine bağla.
6. Uygulama sırasında geri bildirim döngüsünü açık tut.
Sonuç: Tam yenileme kabul edildi; belediyeyle gece vardiyaları ayarlandı. Derya’nın önerisiyle üç geçici su istasyonu kuruldu; istasyonların biri okul yakınına, biri sağlık ocağının önüne, biri de yaşlıların yoğun olduğu sokağa yerleştirildi. Efe’nin planı sayesinde bütçe taşmadı; malzeme tedariki aksamadı. İki yaklaşım, tek kalp gibi attı.
Final: Musluktan Akan Suyun Sesi
Altıncı haftanın sonunda, çeşme şarkı söyler gibi akmaya başladı. Çocuklar kaplarını doldururken, yaşlılar beklemeden suya kavuştu. Efe, grafikleri kapatıp meydanın kalabalığına baktı; Derya, istasyonların önünde sırayı düzenleyen gençlere gülümsedi. O an anladılar: Karar verme fonksiyonu yalnızca “doğru cevabı” bulmak değildir; doğru cevabı, doğru insanlarla, doğru biçimde hayata geçirmek ve kimseyi dışarıda bırakmamaktır.
SEO Notu Gibi Değil, Kalpten Bir Hatırlatma
Eğer “Karar verme fonksiyonu nedir?” diye ararken bu satırlara geldinizse, aklınızın ipini kalbinizin eline vermekten çekinmeyin. Strateji, empatinin yanında yürüdüğünde kararlar yalnızca etkili olmaz; aynı zamanda anlamlı ve kalıcı olur.
Sohbet Edelim: Sizin Hikâyeniz Ne Anlatıyor?
Siz olsaydınız Efe’nin planına hangi verileri eklerdiniz? Derya’nın haritasında görünmeyen hangi sesleri duyururdunuz? Kendi mahallenizde, iş yerinizde ya da ailenizde verdiğiniz önemli bir kararda strateji ile empati nasıl yan yana geldi? Yorumlarda hikâyenizi paylaşın; belki de bir başkasının yolunu aydınlatacak kıvılcım sizde saklıdır. Çünkü iyi kararlar, paylaşıldıkça çoğalır; tıpkı akmaya başlayan o su gibi, hepimize hayat verir.